21 Ekim 2011 Cuma

Kovulmuşların Evi'nden


“Ben” dedi kadınlardan biri diğer kadına, “otuz yıldır bu evde kendi içini doldurmaya terkedilmiş bir günlük gibiyim. Sanki dört duvarla ciltlenmişim de hiç dışına çıkamamışım tutulduğum günlüğün. İlk zamanlarda bomboş sayısız yaprağım vardı, onlara bakıp umutlanırdım. Bütün kayıplarımın, o yapraklardan birinde yer bulacağını düşünürdüm. Yanılmışım. Tozunu sildiğim camlar tekrar tozlandı; pişirdiğim aşı yeniden pişirdim; büyüttüğüm çocuklar bana hep çocuk döndü; boyadığım duvarları bir daha boyadım ve her seferinde solan çiçeğin yerine vazoya, solacak yeni bir çiçek koydum. Hayatın bende dolduracağı yapraklar gittikçe azalıyor. Bundan sonrası, bundan öncekinden başka olmayacak, biliyorum. Ama yine de her akşam şu kapıyı aralarken, içimde bir genç kız, bana ne beklediğimi soruyor. Keşke bir tek bunu çözebilseydim…”

(Ali Ayçil, Kovulmuşların Evi)

Not: Bazı kitaplar vardır.Bir yerlerde rastlaşırsınız.Kitaptan bir bölüm,bir alıntı okursunuz;sonra da o kitabı okumak istersiniz.Bu kitabı okuyup ta bana tavsiye eden olmadı.Bir yerlerde karşıma çıktı.Sırf bu bölüm yüzünden onu okumak istiyorum.Belki benim içimdeki genç kız da neleri beklediğime bir cevap bulur..

Hiç yorum yok: