Inka Parei etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Inka Parei etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Temmuz 2011 Pazar

KARANLIKTA (Was Dunkelheit War)

Kitapta ,kendisine bir türlü kimin miras bıraktığını hatırlayamadığı bir evde hasta yatağında yatan bir savaş suçlusunun karanlık geçmişi anlatılıyor.Kimi zaman şimdiki yaşamından kimi zaman geçmişten sürekli ayrıntılı tasvirler yapılmış.Bir üniforma ayrıntısı, makineli tüfek,sobada bir el,öksüren bir ses,bir namlu silueti,ayak sesleri,geçmişin derinliklerinden canlanan silik anılar,cevapsız sorular,yüzleşmeler,kendisine evi miras bırakanların , gecenin irkilten sesleri ve gölge misali bir yabancı...
Kim bu yabancı?Yaşlı adamın anılarının hiçbir köşesine yerleştiremediği tehlikeli biri mi?Yoksa bütün ömrü boyunca bastırdığı korkunç bir suçu ele vererek ete kemiğe bürünen öteki benliği mi?”

Aslında bunlarla yüzleşmek istemez,yaşadıklarından sıyrılmak ister .
Aradan çıkarması gereken,gözden kaçırmış olduğu bir şey gibi görürdü bunu.Hayali bir sınırdan,kendi varlığının sınırından ona doğru uzanan bir şey.İşte bu sınır,hep çok yakınlarda olmuştu,oysa uzun yaşamı boyunca kendisini bu sınırdan uzaklaştıracağını umut etmişti.Daha emin,ortalarda bir yere doğru.Başka pek çok kişinin daha bulunduğu bir yere doğru.”

Ve geçmişte yapmış olduklarından dolayı sürekli üşüyen bir adam.
Yaşadığı onca yaza rağmen ,bir şeyler hep kalmıştı.İçinde saklı,buz gibi,dokunulmaz ve soğuk bir çekirdek.”
..bu soğuğun sadece yıllardan beri kendi içinde hakim olmuş bir başka soğuğun karşılığı olduğu ve şimdi dışındaki soğukla içindeki soğuğun birleştiklerini hissetti.”

Kitap 2003 yılında Ingeborg Bachmann Ödülü'ne layık görülmüş.Fakat benim okumaktan zevk aldığım kitaplar arasında yerini alamadı.

Kitaptan Seçtiklerim :
Geçmişin tozu gözle görülmüyordu,onu silkelemek bir umut uyandırmıyordu.” 

Zaten geçmiş te geçmiş değil.”

Bir şeyi kendi isteğiyle yapmanın ne anlama geldiğini düşündü.Bir sonuca varamadı.Bir dizi durumun sonucu muydu?İnsanın,her halükarda yanlış veya daha da kötüsü , her halükarda anlamsız davranma baskısı olmadan kendi iradesini,kendi yargılama yetisini kullanmasına imkan veren bir şey miydi?Yoka tersi miydi,görünürde hiç seçme şansı olmasa bile insanın her an kendisinin karar verebilme iç özgürlüğü müydü?”

İnsan bu yeryüzüne geliyordu,yaşıyordu,ama zamanın nasıl geçip gittiğini hisetmiyordu ve sonunda yaşam bitiyordu ve hiçbir şeyi kavramadığımızı kabullenmek zorunda kalıyordunuz,en basit şeyleri bile kavramadığınızı.”

Az uyku,ince veya fazla bir yorgan gibiydi,insanın durup dinlenmeden ve tetikte kalarak çekiştirmesi gereken bir şey.Böyle bir uykuda ,huzursuzluk veren ve bir tehlikeye doğrudan işaret etmeyen bütün gürültüler,onları rüyanın içine çeken hareketlerle silkelenip uzaklaştırırlar,bu soğuk bir uykudur,insan ısınamaz,soğuktan titreyerek uyanır.”

Bir şeyleri aramaktan hoşlanmıyordu.Onu rahatsız eden,acil olarak ihtiyaç duyduğu şeyin elinin altında olmaması duygusu değil,o anda kendisine ait olan başka nesnelerin de bulunmaları gereken yerlerde bulunmuyor olabilecekleri ve böylece ipuçları gibi,kendi yokluğunda kendisi hakkında bir şeyleri ortaya koyabilecekleri ihtimaliydi.”

Karanlığın ne olduğunu anlamaya çalıştı , ne kadar amansız ve mutlaktı , hiçbir şey karanlığı yerinden kıpırdatamazdı. İnsan böyle bir karanlığın ancak çok küçük parçalarını aydınlatabiliyordu ,güneşin karşısında tüm ışık kaynakları gülünç kalıyordu. Çok güçlü lambaların bile sınırlı ışığı vardı.”


Öz.