29 Temmuz 2011 Cuma

MAHALLE KAHVESİ


Sait Faik Abasıyanık'ın Mahalle Kahvesi adlı kitabı Varlık , Yedigün, Büyük Doğu ,Yaprak ,Yürüyüş v.b.dergilerde yayımlanmış ya da hiçbiryerde yayımlanmamış 22 tane hikâyeden oluşuyor. En çok sevdiğim Dört Zait , Karanfiller ve Domates Suyu , Bir İlkbahar Hikayesi , Süt adlı hikâyeleri oldu.Dört Zait hikâyesi şöyle başlıyor :

Yolda bir cigara yakmak canınız istese,kibritiniz de olmasa ,gidip te kimden yakarsınız?Bir yol sormanız lazım gelse,kime sorarsınız?Bir kalabalığın toplandığı yerde ,ne oldu acaba,diye kime dersiniz?Ben öyle adamlardan biriyim.”

Ben de bu soruların cevaplarını önceden hiç düşünmemiştim.Kendimize yakın gibi hissettiklerimize mi soruyoruz , bizden farklı olanlara mı ya da kime rastladıysak O'na mı? Yazar bu soruları sorduğumuz kişileri psikolojik ve fizyolojik olarak incelediğimizi düşünüyor.Ama hikâyenin sonu başka bir konuyla birleşiyor.
İyi okumalar dilerim..

Kitaptan Seçtiklerim : 
Beyinin vapurdan iner inmez çantasını kapan uşaktan iğrenmeyi,sabahleyin altı buçukta tabiatla kavga için sokağa fırlayan adamın çalışmadığını kendi kendime öğrendim.Ama şu sabahleyin altı buçukta tabiatla kavga için sokağa fırlamayan adam,isterse akşama kadar insanları aldatmak için didinsin.Kaç para eder!”

Her şey,bütün insanlar seni bekliyor.Onların arasında oynadığın oyunu bitirmeye mecbursun.Yeniden doğulmaz.Doğsan bile n'olcak?”Seni iki senede,iki senede değil ,iki günde aynı insan ederiz.Aynı kendini düşünen ,aynı haris,aynı kıskanç,aynı kötü huylu ,aynı sarhoş ,aynı budala oluverirsin.Seni aynı hastalıkla yıkmak için elimizde her şey var.”

Şu ömrü mevsimlere benzetenler iyi etmiş doğrusu.Herkesin bir ilkbaharı,bir yazı,güzü,kışı oluyor işte.İnsanın ilkbaharı,öteki hayvanlara bakarsak geç başlıyor.Bir at bir yaşında,hadi hadi iki yaşında ilkbaharındadır.Bir kuzu altı ayda koç olur.Ama insanoğlu ilkbaharını yirmisinden önce pek idrak edemez.Yirmiden evvel idrak edilen ilkbahar,bir yalancı ilkbahardır.”

Bu şehirde düşünülemez.Düşünmek iyi değil,sıhhate muzurdur.Allah'ı bile düşünemezsin.Düşündün müydü karşına O'nun namına iğrenç mecmualar,nefesleri yırtık para kokan şairler,ölü bekleyen imamlar çıkar.Avaidini isterler”

Bütün iyilikleri ,bütün dostlukları ,tulumba gibi emeriz.Sonra dostluklar,iyilikler de kuyular misali kurur.”

Şu uyku insanın sevgilisi gibi bir şey,gelmeyince sinirlendiriyor.”

Birden her günkü hayatın deli gömleğini sırtımda düğümlenmiş buldum”
  
İşsizlik insanı yorar.”

Öz.

Hiç yorum yok: